Cumartesi, Şubat 04, 2017

Merhaba,



    Buket ben. Okurum, yazarım; gezerim ve yaşarım. Aslında yazmaya başlarken bu blogumun İngilizce olup olmaması konusunda bir tereddüte düştüm. Hatta 5 yıllık blogu bırakıp sıfırdan başlamanın karşıma neler çıkarabileceğini de düşünmeden başlıyorum buraya. Dürüst olmak gerekirse bir dosya projesine başlayacaktım aslında. İçimde o birikimin oluştuğunu hissettim. Ancak daha zamanının erken olduğuna kanaat getirdim ve blogun yıllardır vazgeçilmezim olduğu, defterlerimin aksine burada yazmayı daha çok sevdiğimi hatırladım. Bu postta daha çok kendimden ve tabi ki "Okur, yazar; gezer, yaşar" isminin nereden geldiğini anlatacağım.

   Ne zamandan beri okuduğumu bilmiyorum. Sadece kendimi okumak olayına o kadar çok kaptırdım ki yayın dünyasına girmem kaçınılmaz oldu. Ortalıkta dolanan kitap tanıtım hesaplarının aksine işin mutfağında kendime bir dünya kurdum. 3. yılımın içindeyim yayıncılıkta ve - her ne kadar medyacılığın cazibesi beni biraz sersemletse de- hayatımın sonuna kadar da yayıncılıkta kalmayı düşünüyorum. O kadar yerleşti "okur"luk içime.

  Yazmayaysa sanırım sekiz, dokuz yaşlarında başladım. Bir günlüğüm vardı o yıllarda. İlk sayfasını hâlâ çok net hatırlarım o defterin. Sonradan ömrünün dolduğuna inanıp yırtmış, çöpe atmıştım defterimi. Ondandır pek hatırlamıyorum geçmişteki çocukluk anılarımı. Ama yazmanın nasıl bir tutku olduğunu o sarı defter sayesinde daha iyi anlamıştım.

  3 aylıkken gezmeye başlamışım şehirler arası. On altımdan beri de ülkeler arası oldu bu gezmeler. Saymayı o yüzden bıraktım, elime harita alıp gittiğim yerleri çizmeyi de.

Dünya'nın ne kadar küçük olduğunu Paris'te kaldığım otelde Romen arkadaşımla karşılaştığımda anladım. O gün daha da inandım ki, imkansız diye bir şey yoktu. Hiç ummadığınız bir anda hayatınıza giren insanlar, yine hiç ummadığınız anda hayatınızdan çıkıyordu ve siz yeteri kadar isterseniz bu döngüye bir son verebilirdiniz.

   O geceden sonra gerçekten hayatı 'yaşamak' konusunda düşündüm. Yıllar önce kendime verdiğim bir sözü tutmamın hiç de zor olmadığını anladım. Ve ilk adımı attım. Hayatı dolu dolu yaşamanın ne kadar güzel bir haz olduğunu anladım. Bu yüzden de geçiciliğimi kalıcılığıma saklama kararı alıp bu gönderiyle beraber hayatıma dokunuyorum.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder