Salı, Mayıs 01, 2018

O, evrenime düşen en güzel şey olabilirdi.*



Yıllar süren bir uykudan uyanmış gibi hissediyorum. Yeniden nefes alabiliyor, hissedebiliyor bazense gülümseyebiliyorum. Durup nefes aldığım anlar oluyor hatta. Kendi irademle kararlar veriyorum. İçimden gelenleri yapıyorum. Otomatik pilotta seyreden hayatıma kavuşmuşum gibi. O uçağı ıssız adalara sürmek istiyorum. Yalnızlığın limanında durup ânı yaşamanın getirdiği o huzura kavuşmak ne güzel olurdu. Huzurun bu tonunu yaşamamış bir insanın asla anlayamayacağı bir hisle kucaklasam o dakikaları. Aramızdaki binlerce kilometreyi, koca okyanusları geçip tam ordan son bulsam..


"düşlerinden sevdiğin biri düşünce
 uyanırsın
 kırılırsın
 acıtırsın canını bile bile"


İnsan kuş misali çırpınıp duruyormuş, sırf biraz daha özgür olabilmek için. Henüz son kez çırpmadan kanatlarımı, son kez içim' diyelim.

Salı, Nisan 17, 2018

Muteriz



"Karşına karşına geçerim
İçimde ne varsa söylerim
Kahrına değmedi deseler
Çalsalar, söyleseler
Ne gökyüzü biter ne uzay
Kimseye kalmamış hiçbir zaman
Bir gönül harbinde, çapraz ateşte
Şarkılar gibi yansa ya dünya"


Nasıl güzeldir şimdi hava oralarda. Çocuk sesleri yankılanıyordur sokaklarda. Koşarak da olsa gelmek isterdim. Tribünlerde oturmak, çimlerde uzanıp gökyüzünü seyretmek, sonu gelmeyen yürüyüşler yapmak isterdim yine. Oysa bu koca şehirde, daha önce adımımı hiç atmadığım bir caddede kilometrelerce uzağa sesleniyorum. Yakınlarımızın uzaklığında yeniden donuklaşan duygulara hapsolmaktansa kaçıyorum. Telefon ekranının arkasındaki silüet biliyor beni. En içimi.
Onun yamaçlarında dirseklerimden tutulmuş düşmek üzereyken kurtulmuş gibiyim. Sen tarafından. Hayatıma yeniden başlamamı sağlayan o, tanıyamadığım sesler sayesinde.

Cumartesi, Nisan 07, 2018

Baktın olmuyor



"Sen dünyanın bir ucunda
ben ellerim avucumda
kaldım bu boş diyarda.
Olur ya insan değişir,
başka bedenlerle sevişir
gerek yok suçluluk duymaya."




Birine kitap almak ona dünyaları vermekle eş değer olmalı. Birine kilometrelerce uzaktan duygularını anlatmak, hayatı iki kişilik yaşamakla denk olmalı. Yoldayken bulduğun ufak bir fırsatta hemen sesine, fikrine koştuğun insandan daha değerli bir şey var mıdır hayatta? Peşi sıra dökülen gözyaşların, kırılan kalbin, sana daha derin bir dostluk getireceğini bilemiyor insan. Daha ilk günden, hayatımdaki "keşke"me dönüşmesi bir tesadüf olamazdı. Yüz yüze gelmemiz ve bir çift kahve her şeyi çözüyor.

Geçmişi bu kadar önemli yapan neydi bilmiyorum. Eski defterleri açınca içinden çıkanlar karşısında yaşanan bu duraksamanın ve sessizliğin neden olduğunu da anlayamıyorum hâlâ. Oysa ne de güzel günler geçirmiştik beraber. Ayaklarımız birbirine dolanarak çizgilere basmadan yürümeye çalıştığımız sokaklar hâlâ aynı duruyor. Tekrar tekrar geçiyorum o sokaklardan, kaldırım taşlarını değiştirdiler mi diye bakmak için. Köşesinde kavga etmemişiz gibi yeniden dolanıyorum o parkın çevresinde. Salıncağa oturup son hızla sallanıyorum. Düşmemden korkan kimse olmadan, özgürce. Gökyüzüne bir metre daha yakın.

Pazartesi, Ocak 29, 2018

jüpiter*


değiştim sanki içimde. hayatta kalabilmek için yaptım. sevmedim, ağlamadım, gülmedim. dolu dolu yaşarken hayatı, eksiklerim kaldı yüreğimde. özledikçe insanlara sardım. ilişkilerden soğudum. aşksız. etrafıma ördüğüm duvarların arasında nefessiz kaldım belki ama hiç pes etmedim. sorsana hadi, neden, desene. dışarıdan görüldüğü gibi değil hayatlarımız. seninkinin nasıl olduğunu bile bilmezken kendiminkini kurmak zor oluyor. aşkla baktığım bir adam olmadan başarmak çok fazla zor.
bir gezegen, bir adam, bir hayvan.
kırmızı ojeler, kırmızı dudaklar, kırmızı gözlükler.
siyah bakışlar, siyah dokunuşlar, siyah geceler.

* vazgeçmenin tam sırası.