Pazartesi, Aralık 25, 2017

Dream On








Bambaşka bir şehirde, bambaşka bir güne uyandım. Kafeinsizlikten nükseden baş ağrım, günün geri kalanını kurtarmam için soğukta beni yollara düşürdü.  Henüz insanlarla mücadele etmeye başlamak için erkendi. Kafamı yerden kaldırmadan geri eve döndüm. Birkaç saat kahvaltı masasının başında evdekilerle sohbet edip bilgisayarımın başına geçtim. Yazılacak makaleler, söylenecek sözler, itiraf edilecek duygular vardı. 
Oysa sıcacık yorganın altında akşama kadar okumak ne kadar güzel olurdu. Kaçışlara sığınmak ne kadar iyi gelirdi ruhuma. 
Aylardır duraksamadan çalışmak değil miydi beni kendimden alıkoyan? Bardaktan aldığım her bir yudum beni gerçekliğin en acı yanlarına çekti. Uzaktan ümit etmek daha kolaymış, şimdi anladım. 
Canım acısa da devam ettim yazmaya. Yeniden bir sayfa açıp aklıma düşeni yazdım. Uzun uzun rüyalarımdan da bahsetmek istedim ama olmadı. Bir insanın hayallerinin rüyalarından oluştuğunu bilecek kadar büyümüştüm çünkü. Masallara inan o kız çocuğu değildim artık. Büyümüş, kendi masalını yazan bir kadın olmuştum. Duygusuz olduğumdan dem vuruldum belki, oysa sadece duygularını saklayan insanlara benzemiştim büyürken.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder