Pazartesi, Aralık 25, 2017

Dream On








Bambaşka bir şehirde, bambaşka bir güne uyandım. Kafeinsizlikten nükseden baş ağrım, günün geri kalanını kurtarmam için soğukta beni yollara düşürdü.  Henüz insanlarla mücadele etmeye başlamak için erkendi. Kafamı yerden kaldırmadan geri eve döndüm. Birkaç saat kahvaltı masasının başında evdekilerle sohbet edip bilgisayarımın başına geçtim. Yazılacak makaleler, söylenecek sözler, itiraf edilecek duygular vardı. 
Oysa sıcacık yorganın altında akşama kadar okumak ne kadar güzel olurdu. Kaçışlara sığınmak ne kadar iyi gelirdi ruhuma. 
Aylardır duraksamadan çalışmak değil miydi beni kendimden alıkoyan? Bardaktan aldığım her bir yudum beni gerçekliğin en acı yanlarına çekti. Uzaktan ümit etmek daha kolaymış, şimdi anladım. 
Canım acısa da devam ettim yazmaya. Yeniden bir sayfa açıp aklıma düşeni yazdım. Uzun uzun rüyalarımdan da bahsetmek istedim ama olmadı. Bir insanın hayallerinin rüyalarından oluştuğunu bilecek kadar büyümüştüm çünkü. Masallara inan o kız çocuğu değildim artık. Büyümüş, kendi masalını yazan bir kadın olmuştum. Duygusuz olduğumdan dem vuruldum belki, oysa sadece duygularını saklayan insanlara benzemiştim büyürken.

Pazartesi, Aralık 11, 2017

her bir nefes


Dört aydır her günüm bir önceki günden daha dolu geçiyor. Kafamı yastığa koyduğum an uyuyamıyor, düşüncelere dalıyorsam o gün yeteri kadar yorulmadığımı hissediyorum. Aynı haftada dört farklı alanda işlerimi yürütmem gerekiyor. Artık alıştım da bu dönemlere. Eskisi gibi gergin olmuyorum hatta. Birçok "neden"im var bu hayat için. Unutur gibi olduğumda konuştuğum dile bakıyorum. Hayallerimi hatırlatıyor bana. Uzun uzun hayaller kurmadığım için, detaylarıyla yazmadım hiç burada ama aklımın bir köşesinde o dünyada yaşadığımı söyleyebilirim. Aynı anda iki farklı hayat yaşamak elbette yoruyor insanı. İki farklı insan, iki farklı dünyada geçen olaylar, hisler vs. hepsi enerjimden çalıyor. Ama tek taraflı yaşamak, sadece gelecek için yaşamak da yarınımı göremeyecek hissi getiriyor yanında. Çok fazla yazı yazıyorum. Farklı metotlarla, farklı amaçlar doğrultusunda sürekli birikimlerimi boşaltmam gerekiyor. Aynı mecrada uzun süre kalamıyorum bu yüzden. Yıllar birçok şeye alıştırdı beni ama bunu yaptırtamıyor ne yazık ki. Kendi kendimi ikna etmek oldukça zor geliyor. Oturup Budapeşte'de neyi sevdiğimi uzun uzun yazamıyorum mesela. Başlarsam sonsuza kadar gidecekmiş, ekran karşısında ruhumu teslim edecekmişim gibi geliyor. Bu yüzden kısa kısa da olsa her yana notlar alıyorum. Unutmayı asla istemeyeceğim şeyleri karalıyorum. Cümlelerim dağılıyor sanki havada. Kahve dumanlarıyla bir olup tavanda dans ediyorlar. Sen de sorabilirsin "neden" diye. "Neden bu kadar çaba?", "Neden susmak zorundayım?" ve "Neden bu hayatı istiyorum?"
Baştan başlayacaksam anlatmaya, kahveni alıp gel odama çünkü uzun bir gece olacak.