Salı, Eylül 26, 2017

Bu su hiç durmaz

tumblr gökyüzü ile ilgili görsel sonucu

"Kadın eli değmiş şarkılar"



Birazdan kahvemle beraber hayata karışacağım. İstanbul'un en sevdiğim zamanlarındayız. Bu yüzden her anını yaşamaya çalışıyorum. Kayıplarım, kazançlarım ve duygularımla.. Eskimiş ojelerimi silmeye, keyif kahvaltıları yapmaya ayıracağım zamanı bu şehirde kaybolarak geçiriyorum. 
Hayatımda olan ama, aslında tanımadığımı fark ettiğim insanlarla görüşüyorum. Tanıdığımı sandıklarımla ise mesafelere sığınarak uzaklaşıyorum. Biliyorum çünkü, ben olmazsam olur. 

İyileştiğimi, büyüdüğümü söylüyorlar. Üzerimdeki umursamazlıktan biraz da olsa kurtulduğumu.  Geriye dönüp baktığımda başkalarına batırdığım dikenlerimi görüyorum sadece. Şimdiyse durum tam tersi. 

Zaman geçiyor, insanlar değişiyor. Özlerini yitiriyor. Gülüşlerinden vazgeçiyor.

"düşümü aklına katsam..."

Huzur şarkıların sözlerinde saklıymış. Boşuna çabalamışsın "onu" bulmak için.







Pazar, Eylül 17, 2017

Etrafıma kendi elimle duvar ördüm



Geçen gece hayatımdaki en güzel anları yaşadım. Kameranın karşısında parmağımı kaldırmış söz isterken, gözlerimi kırpıp dururken ve yüzümü kapatırken dünyadaki en mutlu insanlardan biriydim. Üç yıl sonra yeniden bir aradaydık. Sorunlarımızı çözmüş, itiraflarımızı yapmış hatta geçmişteki rezillikleri ortaya dökmüştük. Ama o iki saat, bana bir şeyi daha göstermişti. Gelecek planları yaptığım insanların gerçekten ne kadar doğru insanlar olduğunu anlamamı sağlamıştı.

Çok kızardı bana Es, başkasının derdini kendi derdim yapmama çok kızardı. Haklıydı belki, ama aksini beceremiyorum. Çünkü herkesin bir koruyucu meleği olduğuna inanıyorum. Belki de ben kendiminkini bulduğum için böyle düşünüyorum. Ondan böyle 'kötü gün dostu' tavırlarım. Asla benim meleğim gibi olamam ama belki, belki ben de yanında olabilirim geçici olarak birilerinin.

Beş yıl. Beş yıl oldu. Bir sürü şey atlattık birlikte. Yanımda olduğundan bir gün bile şüpheye düşmedim. Öyle güvendim. Bazen sorunlarımın ne kadar küçük şeyler olduğunu gösterdi, bittiğine inandığım şeylerin aslında ne kadar içimde olduğunu gördüm onunla. Bunları başkaları da yapabilirdi belki biliyorum, ama o güvenimi kazanmıştı. Gelip hayatımın tam orta yerinde durmuş, çevresindeki bütün düğümlerimi tek tek açmıştı.

Bu yılın başıydı sanırım. Konuşamadığımız iki yıl sonra yeniden rastlamıştık birbirimize. Ağlayarak dökmüştüm eteğimdeki taşları. Öyle bir özlemdi. Yokluğunda bile yanımda olduğunu hissetsem de yeniden oradaydı. Tam karşımda. Yüzümü ellerimin arasına alıp uzun uzun anlattım. Kendi ayaklarımın üzerinde durabildiğimi görmek gözlerini ışıldattı.

Böyleydi işte. Hiç değişmemişti. Yıllar önceki gibiydi duruşu. Verdiği güven hâlâ aynıydı. Ama bu ilk ve son buluşmamızdı. Oraya giderken bunu biliyordum. Dile getirmedim, bir sonraki sefer hakkında konuşurken söylemedim. Terk edeceğimi söyleyemedim.