
Bavulumu her dolduruşumda durup bir düşünüyorum. Zamanla insanın yanına aldıkları, önemlileri değişiyor. Gömlekler, birkaç pantolon, takılar ve okumaya fırsatımın olmayacağı ama yanında güvende hissettiğim kitaplardan oluşuyor genelde, ama bazı zamanlar elime geçen her şeyi koyuyorum. Bir bavulluk eşyayla yaşamalı insan, gitmesi gerekirse diye.
"Hasret kaldım gözlerinin rengine.."
Sabrediyorum sadece. Hayaller kuruyorum kendimi daha iyi hissetmek için. Artık bana masallar okuyacak kimsem yok, masallarımı kendim yazmak zorundayım. O gün kamyonun arkasına her şeyi koyup bir bilinmeze yol aldığımız gün, bu kadar değişeceğini bilemezdim hayatımın. Üç domuzumun benimle birlikte gelmediğini, oyuncaklarımın artık benim olmadıklarını, kayboluşları, yitirilişleri bilemezdim. En sevdiğimi ilk kaybedeceğimi kimse bana söylememişti. Bir yaz akşamı balkonda, dizinin dibinde dinlediğim hikayeleri yarım yamalak hatırlayacağımı bilseydim ne gelirdi elimden o gün bilmiyorum. Daha mı dikkatli dinlerdim yoksa 'sen anlat, ben yazayım' mı derdim. Ama anın büyüsüne o kadar kapılmıştım ki olmadı, diyemedim, düşünemedim bile.
Zaman hızıyla büyüledi her şeyi.